Sermaye Şirketleri Ana Sözleşmelerinde Yazmayan Faaliyetlerde Bulunamaz mı? Ultra Vires İlkesi Geçerli mi?
Şirketler ana sözleşmelerinde yer almayan işleri yapabilir mi? Bu sorunun cevabı eski Türk Ticaret Kanununun yürüklükte olduğu dönemde “Hayır” idi. Yani, şirketler sözleşmelerinde yazılı olan işleri yapabilmekte, bunun dışındaki alanlarda faaliyet gösterememekte idiler. Bu şekilde uygulama “Ultra vires” olarak bilinir.
Ultra Vires ilkesi, özetle, ticaret şirketlerinin ana sözleşmelerinde yazılı olan konuların dışında işlem yapamayacakları anlamına gelir.
6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu ile, ‘ultra vires’ olarak bilinen anonim ve limited şirketlerin ana sözleşmelerinde sayılan faaliyet konularından başka işleri yürütmelerine engel olan ilke kaldırılmıştır. Artık ana sözleşmede ana faaliyet konusunun kısaca belirtilmesi yeterli bulunmuştur. Dolayısıyla, izne tabi faaliyetler dışında, ana sözleşmesinde yazıyor olup olmamasına bakmaksızın her şirket her işi yapabilir.
Turizm şirketi olarak kurulmuş bir şirket inşaat veya market işini de yapabilir. Bu nedenle eskiten olduğu gibi şirket isimlerinin “XXX Turizm, Otelcilik, Taşımacılık, Toptan ve Perakende Mal satışı, İhracat, İthalat, Madencilik, İnşaat .. A.Ş.” gibi tüm faaliyetleri içerecek şekilde belirlenmesi ve ana sözleşmede uzun uzun, ne olur ne olmaz, bir gün yaparız belki deyip onlarca faaliyet sıralamaya gerek kalmamıştır.
Şirketler, özel izine tabi olan bankacılık, sigortacılık, bağımsız denetim gibi faaliyet alanlarında izin almadan, ultra vires kuralının kalması nedeniyle faaliyette bulunamazlar. Bu tür kısıtlamalar dışında şirket ana sözleşmesinde bir tek faaliyet bile belirtilse izne tabi olmayan tüm faaliyetleri yapmasında hukuken bir sakınca yoktur. Artık şirketlerin, ana sözleşmelerinde yazmayan işleri yaptıkları gerekçesi ile rekabeti ihlal ettikleri yönünde dava açma imkanı da kalmamıştır.
11.01.2020
Vergi dosyasi
ŞİRKETLER ( Tüzel Kişiler ) HER İŞİ YAPABİLİR Mİ?
Sıkça karşımıza çıkan sorulardan biri de şirketin hangi faaliyetleri gerçekleştirebilecekleri konularıdır !
Bu konuda ;
Eski TTK hükümlerine göre; Anonim ve Limited Şirketler, anasözleşmelerde sayılan faaliyet konuları dışında, başka işleri de yapamıyorlardı. Bu prensibe Ultra Vires prensibi denilmekteydi. 1 Temmuz 2012 tarihinde 6102 sayılı yasa hükümlerine göre TTK’nunda Ultra Vires uygulamasına son verilmiştir.
Yeni Türk Ticaret Kanunu, bu konuyu Tüzel Kişilik ve ehliyet başlığı ile 125. maddede yeniden düzenledi ve “Ticaret şirketleri tüzel kişiliği haizdir. Ticaret şirketleri, Türk Medeni Kanunu’nun 48. maddesi çerçevesinde bütün haklardan yararlanabilir ve borçları üstlenebilirler. Bu husustaki kanuni istisnalar saklıdır.” haline getirdi.
Şirketler artık Türk Medeni Kanunu’nun 48. Maddesinde belirtildiği üzere; Tüzel kişiler, cins, yaş, hısımlık evlenme, boşanma, mirasçı olma gibi yaradılış gereği insana özgü niteliklere bağlı olanlar dışındaki bütün haklara ve borçlara ehildirler.”Dolayısıyla istediği işi ya da ticareti, herhangi bir değişiklik ya da kısıtlamaya uğramadan yapabilir.
6102 sayılı yeni TTK 125 inci maddesindeki düzenleme ile buna son vermiş, anasözleşme’deki faaliyet konularının kısaca belirtilmesini kafi görmüştür.
Yeni TTK hükümlerine göre, şirketler faaliyet konuları arasında yer almayan veya belirtilmeyen işleri de yapabileceklerdir. Bu nedenle anasözleşme’lerini eskiden olduğu gibi uzun uzun yazmalarına gerek yoktur.
Durum Türk Ticaret Kanunu açısından böyle olmakla beraber Vergi mevzuatı açısından da aynıdır.
Gelir İdaresinin 6102 sayılı TTK hükümlerine paralel olarak bu konuda verdiği 25.12.2013 gün ve 136649 sayılı özelge de özetle “ilave faaliyet konusuyla ilgili olarak anasözleşme değişikliği ve ticaret sicilinde tescil işlemi yapılmadan vergi dairesine yapılan ilave faaliyet bildiriminin yeterli kabul edilerek buna göre fatura düzenlenebileceğini “Belirtmiştir.
Türk Ticaret Kanunu (TTK) ile ilgili olarak sıklıkla duyulan bir kavramdır “ultra vires”. Dilerseniz “ultra vires” nedir önce onu tanımlayalım. Ultra vires, kısaca yetki aşımı demektir. TTK bağlamında, şirketin, sözleşmesinde yazılı işletme konularıyla bağlı olması, işletme konuları dışında yaptığı işlemlerin şirketi bağlamaması anlamına gelir.
Örneğin; eski uygulamada, hazır giyim işiyle uğraşan bir anonim şirket, esas sözleşmesinde yazmıyorsa inşaat işi yapamaz; bu işi yapması için şirket esas sözleşmesinde değişikliğe gitmesi gerekirdi.
Çünkü 6762 sayılı eski Ticaret Kanunu’nun 137’nci maddesinde “Ticaret şirketleri hükmi şahsiyeti haiz olup şirket mukavelesinde yazılı işletme mevzuunun çevresi içinde kalmak şartıyla bütün hakları iktisap ve borçları iltizam edebilirler.” denilerek, ticaret şirketlerinin hak ve borç ehliyeti şirket sözleşmesinde yazılı işletme konusu ile sınırlandırılmış idi. İşletme konusu dışında yapılan işlemler ultra vires ilkesinin bir sonucu olarak yok hükmünde sayılmaktaydı.
Bu da ticari yaşamda bazı sorunlar doğuruyordu.
Örneğin; şirketler bu yasağa takılmamak için işletme konularını oldukça geniş tutuyor, gelecekte yapmayı düşündükleri işleri dahi şirket sözleşmelerine yazıyorlardı. Bu nedenle ticaret unvanı yarım sayfayı bulan şirketleri görmek mümkündü. Diğer bir sorun da; yapılan işlemlerin yok hükmünde sayılmasının işlem ve pazar güvenliğini olumsuz etkilemesiydi. İşletme konusu dışında yapılan işlemin 5-10 yıl sonra gündeme gelmesi, bu işleme dayalı olarak yapılan onlarca işlemi de şüpheli hale getiriyordu.
Bu olumsuzlukları dikkate alan Yasa Koyucu, 13 Ocak 2011 tarihinde kabul ettiği 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile ultra vires ilkesini kaldırdı. Ultra vires ilkesi kalktığı için, artık şirketlerin hak ehliyetlerinin sınırını işletme konusu çizmemektedir. Yani, şirketlerin işletme konuları dışında yaptıkları işlemler de şirketleri bağlamakta, yok hükmünde sayılmamaktadır.
Ancak, ultra vires ilkesinin terk edilmiş olması, uygulamada bazen yanlış anlaşılmakta ve yapılan her işlemin şirketi bağlayacağı şeklinde yorumlanmaktadır. Oysa, işletme konusu dışında yapılan işlemler, işlemin işletme konusu dışında kaldığının işlemin karşı tarafı üçüncü kişi tarafından bilindiğinin veya hâlin icabı gereği bilinmesi gerektiğinin ispatlanması kaydıyla anonim ve limited şirketi bağlamaz. Yine, anonim şirketlerde sadece merkezin veya bir şubenin işlerine özgülenmiş olup da tescil ve ilan ettirilen temsil yetkisi dışındaki işlemler şirketi bağlamaz.
Bu konuda gözden kaçan bir diğer ayrıntı da, TTK’nın ultra vires ilkesini kaldırdığı halde şirketin rücu hakkını saklı tutmasıdır. Bir diğer deyişle, şirketin amacı ve işletme konusu dışında yapılan işlemler şirketi bağlayacak, bu işlemler nedeniyle üçüncü kişiye karşı şirket sorumlu olacak olsa dahi temsil yetkisinin sınırını aşan kişiye karşı şirket rücu edebilecektir. Bu nedenle, ultra vires ilkesi kaldırıldı diye, şirketlerin yönetim organları ve yöneticileri şirketin esas faaliyet alını dışındaki işlere girişirken son derece dikkatli olmalı ve zarar olasılığı yüksek olan işlerden kaçınmalıdırlar. Çünkü, yapılan işlem kural olarak şirketi bağlasa da, bir zararın doğması durumunda genel kurul, yani şirket ortakları, oluşan zarardan dolayı şirketin yönetim organı üyelerine rücu edebilecektir.
Aile şirketlerinde böyle bir ihtimal düşük olsa da, özellikle pay sahibi olmayan profesyonel yöneticilerin şirketin işletme konusu dışına çıkmadan önce genel kuruldan genel ya da işlem bazında özel onay almalarının ya da işletme konusu dışında yapılacak işlemler süreklilik arz edecekse esas sözleşmenin işletme konusuna dair bir tadil metni hazırlayıp genel kurulun onayına sunmalarının menfaatlerine olacağı kanısındayız